Polikistik Over Sendromu (PKOS), yumurtalıklarda çok sayıda küçük kist bulunması ile karakterize, hormonal dengesizlikler ve metabolik bozuklukların eşlik ettiği, tek bir bulgudan ziyade birden fazla belirtinin bir arada görüldüğü karmaşık bir hormonal sendromdur.
PKOS (Polikistik Over) tanımına Latince Türkçe çeviri ile başlarsak 🙂 “çok kistli yumurtalık sendromu”. Ancak sendromu da anlam olarak açarsak ; tek bir bulgu değil birçok bulgunun birlikteliği anlamına gelir. Yani PKOS sadece yumurtalık kistleri hastalığı değildir. Bu sendromu yazımda kısaca PKOS olarak adlandırsam da PKOS ismi tanımlamada yetersiz kalmaktadır.
Zaten literatürde metabolik sendrom veya sendrom x olarak da tanımlanır ve bu şekli ile daha doğru bir tanımdır. Zira yumurtalıklarda görülen kistler ve bunlarla bağlantılı hormonal dengesizlik ve adet düzensizlikleri bu sendromun jinekolojik boyutunu oluşturur yani tabiri caizse buz dağının görünen kısmını.
Çoğu hastada diğer sistem veya sistemlerde de başka belirtiler veya bulgular vardır. Bunlar aşina veya gizli de olabilir . Yani hasta bunun farkında bile olmayabilir. Dolayısıyla biz jinekologların PKOS belirtileriyle gelen hastalarda daha bütüncül yaklaşmamız gerekir.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklamaya çalıştığım PKOS; genel hatlarıyla dört başlık altında tanımlanacak olursa:
Bu dört bulgudan en az iki tanesinin varlığında PKOS tanısı konur. Tabiki yaşamın değişik dönemlerinde diğer bulgular eklenebilir. Bunu belirleyen faktörler başta genetik olsa da yaşam koşulları, yaş , doğurganlık sendromun gidişatını etkileyen faktörlerdir.
Polikistik over sendromunun literatürde %5-20 aralığında görüldüğü yazsa da günümüzde yaşam koşullarındaki değişim çok hızlı olduğundan ve bu sendrom genetik yatkınlık olduğu kadar dış koşullardan da etkilendiğinden net bir rakam vermek doğru değildir.
Benim 30 yıllık klinik pratiğime göre son 10 yıldır ciddi artış görülmektedir. Bu artışın sebebini de yazımın devamında sendromun sebeplerini yazarken daha iyi açıklayacağım.
PKOS hem bedensel hem psikolojik açıdan kadın sağlığına ciddi olumsuz etkileri olan bir durumdur. Çünkü hormon sağlığı insan sağlığının temel taşlarından biridir. PKOS nedeniyle oluşan hormonal dengesizlik ve bunun sonuçları hem bedensel hem emosyonel açıdan sorunlar yaratır, hayat kalitesini düşürür.
Genetik faktörler denince sadece aile hikayesinde PKOS varlığı olarak düşünülmemelidir. PKOS vakalarının aile hikayesini sorgularken; obezite, insülin direnci, şeker hastalığı, tiroit hastalıkları, infertilite veya gebelik problemleri, hatta ve hatta psikolojik problemlerin olup olmadığı sorgulanmalıdır. Bu problemlerin bir veya birkaçının aile hikayesindeki varlığı genetik yatkınlığı düşündürür.
Gen yazılımında bu problemlerin var olması illa hastalık yapacağı anlamına gelmez tabiki. Bu genlerin hangisinin aktive olacağı kişinin yaşam tarzıyla ciddi olarak bağlantılıdır. Epigenetik dediğimiz şey budur.
Çoğumuzun yaşam tarzı da doğduğumuz evlerde şekillendiği için bilinçli bir farkındalıkla bu tarzda kendimize uygun düzenlemeleri yapmazsak gen aktivasyonu kaçınılmazdır.
Bu genlerin hangilerinin aktive olacağı ve birbiriyle nasıl etkileşime geçeceği de kişiye özeldir kuşkusuz. Kimi insanda sadece PKOS aktive olurken ,kimi insanda metabolik sendrom dediğimiz kompleks aktive olur. Ya da tam tersi… Dolayısıyla bu hastalığın değerlendirmesinde kendimizi değil bir başkasıyla kendi aile üyeleri ile bile kıyaslamamamız gerekir.
Yine birbiriyle bağlantılı bir faktör. Çünkü vücutta ister genetik ister başka sebeplerle oluşan hormonal dengesizlikler PKOS oluşumuna sebep olurken, PKOS sebebiyle de oluşan hormonal dengesizlikler sendromu tetikler yani kısır döngüye sebep olur. Tedavide çok yönlü yaklaşımlarla bu döngüyü kırmak gerekir.
Kadınlarda hormon problemleri ile ilgili kapsamlı bilgi için linkteki yazımızı ziyaret edebilirsiniz.
https://drgunnuryuce.com/kadinlarda-hormonal-bozukluklar-teshis-ve-tedavisi/
Yine genetik ve/veya yaşam tarzıyla bağlantılı obezite , insülin direnci ve vücutta oluşan biyokimyasal kaos PKOS gelişimini tetikler
Polikistik over sendromunda adet düzensizliği en sık rastladığımız semptomlardan birisidir. PKOS nedeniyle oluşan yumurtlama (ovulasyon) problemleri adet düzensizliği ile kendini gösterir. Zira düzenli yumurtlama düzenli bir adet döngüsünün başlıca kuralıdır.
Yumurtalıklarda oluşan ovulasyon duraklaması veya yavaşlaması adet döngülerinin uzamasına yani menstrüasyon kanamasının gecikmesine yol açar genellikle. Bu gecikmeler devam ettiği sürece rahim duvarında oluşan kalınlaşma veya polip oluşumu düzensiz ara kanamalara, veya menstrüasyon kanamasının uzun sürmesi veya aşırı olması ile sonuçlanabilir.
Hangi hastada hangi semptomun olacağı ( gecikme,iki menstruasyon arası düzensiz kanama,lekelenme tarzında kanama veya aşırı ve uzun menstruasyon döngüleri gibi) tamamen kişiseldir.
En kafa karıştırıcı ve kaygı yaratan semptom… Çünkü beynimiz olumsuza kolay takılı kaldığı için her PKOS kısır yani infertil değildir kısmını unutup olabilir kısmına odaklanır malesef. Çünkü PKOS patogenezinde ovülasyon ( yumurtlama ) problemi herzaman olmayabilir.
Ovülasyon yani yumurtlama yavaşlamış veya düzensiz olabilir hatta bazı aylarda çift yumurtlama ve bunun sonucu olarak ikiz gebelikler bile görülebilir. Bununla birlikte nadiren düzenli yumurtlayan ve sonucunda düzenli adet gören ve gebe kalma sorunu yaşamayan PKOS vakaları vardır.
Her tüylenme artışı PKOS bağlantılı değildir konusunun altını çizmek istiyorum. PKOS nedenli tüylenme artışı HİRSUTİZM dediğimiz erkek tipi tüylenme artışıdır.
Yoksa hem kadın hem erkekte doğal olan genital bölge, koltuk altı, kollar ve bacaklarda olan tüylerin fazla olması genetik veya coğrafya kaynaklı olabilir.
Âmâ normalde kadınlarda aktif olmayan yüz, göğüs, karın bölgesi, sırt gibi bölgelerdeki ayva tüylerinin sertleşip uzaması, renklerinin koyulaşması yani aktif hale geçmesi PKOS ile bağlantılı hormonal sorunların sonucudur.
Yine önemli bir konu her yağlı cilt ve buna sekonder akne problemi veya her saç dökülmesi PKOS belirtisi sayılmaz. Muayenede hekimin bu konudaki tecrübesi, cilt probleminin PKOS veya başka bir sorundan kaynaklandığı ayrımını yapabilir.
Her kilolu insan PKOS olmayacağı gibi her PKOS da obez olmaz. Ama her obez birey sonunda insülin direnci ve buna bağlı metabolik sorunlarla karşılaşır günün birinde. Diğer taraftan kilo fazlalığı olan PKOS vakalarında %10 luk bir kilo kaybı semptomlarda ciddi iyileşme yapar.
En değerli tanı yöntemi olduğunu düşünüyorum. Özellikle tecrübeli bir hekim hasta kapıdan girdiğinde bile gözlem yaparak bir fikir sahibi olabilir. Ardından ayrıntılı bir hikaye (anamnez) ve genel fizik muayene ile bulgular birleştirilir.
Abdominal veya transvajinal pelvik ultrasonografi ile yumurtalıklar ve rahim kalınlığı değerlendirilir. Her iki overde periferik ( çevresel) yerleşimli 10 mm ve altında 8-10 adet veya daha fazla kist izlenir.
Hormon Testleri ve diğer kan testleri
Hastanın yakın zamanda yapılmış kan biyokimyası testleri ( Kan şekeri, insülin düzeyi, kolesterol, trigliseridler, B12 , demir düzeyi,D vitamini..)yoksa aç karnına yapılmalıdır.Yine adet döngüsüne göre uygun zamanda gerekli hormon testleri hangisi ise ona göre hormon testleri de istenir.
PKOS yönetiminde yaşam tarzı değişiklikleri büyük önem taşır. “Doymak değil beslenmek”, yani sadece midenin değil, hücrelerin de ihtiyacı olan besinlerin alınması gereklidir. Her yediğimiz yemek besin değeri taşımaz; mideniz dolabilir ama hücreleriniz hâlâ beslenmemiş olabilir.
Ayrıca, kaliteli uyku ve dinlenme de hormonal denge için kritik öneme sahiptir. Sadece uyumak yetmez; uyku düzeni ve dinlenmenin kalitesi, vücudun yenilenmesi açısından belirleyicidir. Beynimiz aktif çalışırken bile dinlenmemiz zorlaşabilir. Bu nedenle, bedenimizin doğal ihtiyaçlarını gerçekten karşılayıp karşılamadığımızı sorgulamak önemlidir.
Egzersiz ise sadece hareket etmek değil, bedenimize iyi gelen, düzenli ve planlı fiziksel aktivite anlamına gelir. Sadece günlük ev işleriyle hareket etmek egzersiz yerine geçmez. PKOS semptomlarının azaltılmasında, yaşam tarzına yönelik olumlu egzersiz ve beslenme düzenlemeleri hem doğrudan hem de dolaylı olarak fayda sağlar.
PKOS tedavisinde doğum kontrol hapları sıkça kullanılır, ancak “hastalık yoktur, hasta vardır” anlayışıyla, her hastaya uygun doz ve sürede planlanmalıdır. Ezbere veya her hastada aynı şekilde uygulanması, yarardan çok zarar getirebilir.
Bazı PKOS hastalarında insülin direnci önemli bir faktördür. Bu durumda uygun hasta profilinde, insülin duyarlılığını artıran ilaçların kullanımı faydalı olabilir.
Cilt problemleri, akne veya tiroid gibi hormon dengesizliklerinde, ilgili hormonların düzenlenmesine yönelik tedaviler uygulanabilir.
PKOS hastalarında sıkça görülen D vitamini, B12 veya demir eksiklikleri için doktor kontrolünde takviye yapılabilir. Ayrıca omega-3, folik asit ve magnezyum destekleri de faydalı olabilir.
Gebelik öncesi metabolik denge (kan şekeri, kan yağları, vitamin-mineral düzeyi) sağlanmalı, obezite gibi sorunlar kontrol altına alınmalıdır. İhtiyaç halinde infertilite tedavisinde yumurtlama düzenleyici tablet ve enjeksiyonlar uygulanabilir.
PKOS ‘ lu kadınlar gebe kalabilir mi? PKOS yumurtlama düzensizliğine yol açtığı için istenilen zamanda gebe kalma ile ilgili sorunlara yol açabilir. Ancak bu durum PKOS = İNFERTİLİTE ( kısırlık) anlamına gelmemelidir.
Bu nedenle gebelik planlayan PKOS hastaları gebelik öncesi genel muayenelerini yaptırarak metabolik durumlarını ( kilo, kan şekeri, tansiyon vs.) düzenlemeli ve korunmasız 6 aylık bir süreçte gebe kalamazlarsa doktora başvurmalıdır.
PKOS hastalarında uygun ilaçlarla ( tablet veya iğne şeklinde ) yumurtlama uyarılarak gebelik sağlanabilir. Tabiki diğer infertilite sebepleri ekarte edildikten sonra. Yine gebe kalmak istemeyen PKOS hastaları da uygun doğum kontrol yöntemlerini kullanmalıdır.
PKOS hastalarında gebelik spontan mı oluştu yoksa tedavi ile mi? ya da gebelik öncesi metabolik durum nasıl? (kilo, kan değerleri, tansiyon vb.)Bunlar gebelik takibindeki riskler açısından önemli parametrelerdir.
PKOS hastalarında erken gebelik kayıpları( düşük ), ilerleyen gebelik haftalarında ise gebelik şekeri (gestasyonel diabet), gebelik tansiyonu (preeklampsi), İUGR (intrauterin gelişme geriliği) ,erken doğum gibi komplikasyonlar daha sık görülebilir.
TİP 2 Diabet riski : PKOS hastalarında genellikle görülen HİPERİNSÜLİNEMİ ( insülin yüksekliği ) özellikle obezite ile birlikte ise , beslenme ve yaşam tarzına dikkat edilmezse TİP 2 DİABET (şeker hastalığı) gelişme riskini arttırır.
Kalp Damar Hastalıkları Riski :Metabolik sendromun eşlik ettiği PKOS vakalarında yaşam tarzı ve genetik faktörlerin de etkilerine bağlı olarak uzun vadede kalp damar hastalıkları riski daha fazladır.( Koroner arter hastalıkları, CVO, damar tıkanıklıkları)
Endometrium ( RAHİM) kanseri riski : PKOS vakalarındaki hormonal dengesizliklerin rahim duvarı üzerine yaptığı olumsuz etkiler uzun vadede rahim kanseri riskini arttırabilir. Rahim duvarında oluşan kalınlaşma ve polipler diğer faktörlerin de eklenmesi ile ( yaş, obezite, genetik, sigara, kötü beslenme, stres vs )zamanla kanser riskini arttırır.
Psikolojik Etkiler (Anksiyete ve Depresyon) PKOS vakalarında hormonal dengesizlik ve dalgalanmalar ruh halinde de dengesizliklere yol açacaktır doğal olarak. Zira ruh halimiz hormon kokteyllerinin dengesiyle yakın ilişkilidir.
Ancak hem genetik etkiler, hem mizaç da ruh hali üzerinde etkilidir. Dolayısıyla PKOS hastalarında dalgalı duygudurumu, depresyon ve anksiyete de daha sık görülmektedir. Yani bir kısır döngü bu konuda da mevcuttur.
PKOS sebebi ve etkeni net belli olan bir hastalık değil bir sendromdur. Yazımın başında hastalık ve sendrom ayrımını yapmıştım. Bu yüzden bir grip veya diğer enfeksiyon hastalıkları gibi kendiliğinden veya bir ilaç tedavisi ile tamamen iyileşme diye bir şeyden söz etmek doğru değildir. Doğru adımlar ve tedbirler ile kontrol altında tutmak, vücuttaki etkilerini önlemek mümkündür ancak..
Altta yatan multifaktöriyel sebeplerden biri de obezite ve insülin direnci olduğuna göre kilo vermek PKOS semptomlarında düzelme sağlar.
Akdeniz tipi beslenme dediğimiz sebze meyve , deniz ürünleri ağırlıklı , şeker ve basit karbonhidratlardan uzak bir beslenme tarzı çok önemlidir.
Hirsitismus dediğimiz erkek tipi tüylenme ile hipertirikoz dediğimiz yapısal (Irsi) tüylenme iyi ayırt edilmelidir. Hirsitismus tek başına PKOS belirtisi de değildir. Bazen böbrek üstü bezi hastalıkları veya hormon salgılayan tümörlerde de hirsitismus tipi tüylenme görülebilir.
PKOS için öncelikle JİNEKOLOG yani KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM UZMANI değerlendirmesi gereklidir. Daha sonra gerekli görülürse ENDOKRİNOLOJİ ve / veya DERMATOLOJİ konsültasyonu önerilebilir.
PKOS ve buna bağlı hormonal ve metabolik dengesizlikler uzun vadede vücutta kalıcı zararlı etkiler yol açar. Örneğin tüylenme artışı kalıcıdır. Ancak lazer gibi epilasyon yöntemleri ile giderilir.
Yine uzun süreli yüksek insülin düzeyleri ve kan şekeri dalgalanmaları, damarlar ve diğer organlar üzerine (karaciğer, göz, eklemler, rahim duvarı, memeler) zararlıdır.
Yani ne kadar erken tanı konur ve kontrol altına alınırsa vücuttaki kalıcı veya zor tedavi edilen etkileri önlenmiş olur.
PKOS Ta Takip Ve Kişiye Özel Yaklaşım
Hastalık yoktur hasta vardır sözü Polikistik Over Sendromu vakalarında da geçerlidir. Her PKOS vakasında doktorun çizeceği yol haritası kişinin yaşına, semptomlarına, yaşam tarzına ve ihtiyaçlarına uygun, kolay uygulanabilir ve yaşamına adapte edebileceği şekilde olmalıdır. Güven ve motivasyon çok önemlidir.
Hepinize sağlıklı ve mutlu bir yaşam dilerim…
İletişim Bilgileri:
Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik, İnfertilite ve Cinsel Sağlıkla İlgili her konuda aşağıdaki linke tıklayarak iletişim kanallarımızdan bize ulaşabilirsiniz:
https://drgunnuryuce.com/iletisim/
Op. Dr. Günnur Yüce, Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik ve Cinsel Sağlık Uzmanı
Tel: +90 312 514 6874
Gebelik ve Kadın Sağlığı ile ilgili yaptığım sosyal medya paylaşımlarım ve bilgilendirme videolarım için Instagram hesabımı ve YouTube kanalıma göz atabilirsiniz.