Hormonların vücudun işleyişinde çok önemli rolleri vardır. Bir çok organ ve organlardan oluşan sistemlerin (sinir sistemi, sindirim sistemi, üreme sistemi gibi) sağlıklı olarak çalışabilmesi için hormonal dengenin önemi büyüktür. Her ne kadar ben branşım gereği üreme sistemini etkileyen hormonlar üzerinde duracak olsam da çoğu hormon birden fazla sistem üzerinde etkili olduğu için kısaca bütün hormonlardan kısaca bahsetmek istiyorum.
Özetle vücudun bütün sistemleri birbiriyle bağlantılı olduğundan, hormonal denge ve hormonal sağlıktan bahsederken vücuttaki bütün hormonların birbiriyle etkileşimini ve bağlantısını bütüncül olarak değerlendirmek gerekir.
Hormonların salgılanmasında yetersizlik veya fazlalık gibi hormon seviyesi bozuklukları olabildiği gibi, salgılanma zamanlamasında bozukluk da olabilir. Hormonal bozuklukların vücut üzerinde etkileri ; kilo problemleri, cilt bozuklukları, iştah , uyku, konsantrasyon üzerine etkiler, halsizlik, adet düzensizlikleri, cinsel sağlık üzerine olumsuz etkiler gibi çok çeşitli bir veya birden fazla olabilir.
Bu olumsuz etkilerden bir veya birkaçı nedeniyle doktora başvuran hastalarda hormonal bozukluklardan şüphelenilebilir. Teşhiste kapsamlı, bütüncül bir muayene ile değerlendirme yapılır ve ardından gerekli laboratuvar tetkiklerine geçilir. Tetkik yapılırken dikkat edilmesi gerekli noktalar vardır. Numune (kan, idrar gibi ) alınırken zamanlama çok önemlidir. Örneğin alınacağı saat, gün ve öncesinde dikkat edilecekler (açlık, cinsel ilişki gibi) hastaya belirtilmelidir.
Çünkü hormonal değerlendirmenin en kritik yanı doğru zamanda ve doğru şartlarda değerlendirme yapılmazsa yanıltıcı olabilir. Vücutta hormon salınımı günlük hatta saatlik değişebilir. Özellikle kadın hormonal sistemi ,aylık siklusun ( regl siklusu, menstrüel siklus) günlerine göre değişiklik gösterir. Dolayısıyla hangi durumda hangi hormonun hangi gün hatta hangi saatte test edilmesi gerektiğine doktorunuz karar verecektir.
Hormonal bozukluklar özellikle son yıllarda çok artmıştır ve toplum sağlığı üzerinde ciddi etkileri olmaya başlamıştır. Doğal olarak toplumun her kesimini ilgilendirmekle birlikte, branşım gereği kadın sağlığı üzerindeki etkilerinden bahsedeceğim.
Kadınlardaki hormonal bozukluklar sinir sistemi, sindirim sistemi, üreme sistemi gibi sistemler üzerinde olumsuz etkilere yol açar. Bu sistemlerdeki dengesizlikler de birbirine etkileşimleri ile genel vücut sağlığı üzerinde olumsuz etkileri ile kendini gösterir.
Halsizlik, uykusuzluk, iştah bozuklukları, adet düzensizlikleri, üreme problemleri (infertilite, kısırlık) saç, cilt kilo problemleri ve tüm bunların doğal sonucu olarak anksiyete, kaygı, stres ….Tüm bu olumsuzluklar da toplumun yapı taşı olan aile sağlığını yani toplum sağlığını etkilemektedir. Dolayısı ile HORMONAL DENGE = TOPLUMSAL DENGE diyebiliriz 🙂
Hormonal bozukluklardaki artışın sebebi de genel anlamda yaşam tarzı değişiklikleri diyebiliriz. Beslenme alışkanlığındaki bazen zorunlu olabilen (çalışma şartları ve zaman) değişiklikler, hareketsiz yaşam (teknolojinin getirdiği doğal rahatlık da dahil), stres ,uyku düzensizlikleri ve tabiki genetik faktörlerdir.
Hormonların dengeli ve sağlıklı olarak salgılanması hem kadınlarda hem erkeklerde sağlık açısından çok önemlidir. Ben branşım gereği özellikle kadın sağlığı açısından ele alacağım. Kadınlarda hormonal bozukluklar hem genital sistem üzerinde yani cinsel sağlık üzerinde hem de genel sağlık durumu üzerinde olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Hem bu sorunların sonucu olarak hem de hormon bozukluklarının direkt etkisiyle stres , anksiyete gibi ruhsal sorunlara da yol açabilir.
Metabolik sendrom veya Sendrom X olarak da tanımlanan, sadece genital sistemi değil vücuttaki birçok organ ve sistemi etkileyen bir sendromdur. COS adı üzerinde bir hastalık değil, sendromdur. İkisi arasındaki fark nedir diye sorulacak olursa, hastalık etkeni ve belirtileri net olan bir sağlık sorunu iken , sendrom etkeni çok çeşitli olabilen ve birden çok ve farklı kombinasyonlarda belirtileri bir arada gösteren bir sağlık sorunudur.
Yani PCOS herkeste aynı sebeple olmadığı gibi herkeste aynı semptomları vermeyebilir. Bazı kadınlarda sadece adet düzensizliği olarak belirti verirken bazı kadınlarda adet düzensizliğine ilaveten infertilite (kısırlık), cilt ve saç problemleri, kilo problemleri, insülin direnci, tiroid fonksiyon bozuklukları gibi diğer semptomların da biri veya bir kaçı görülebilir. Yani bu açıdan bakılacak olursa PCOS sadece cinsel sağlığı değil, kadının genel sağlığını da dolaylı yoldan etkileyen bir sendromdur.
PCOS etkenleri nedir diye soracak olursanız; yine sendrom tanımına uyan bir şekilde kişiden kişiye değişir diyebilirim. Genetik, sağlıksız beslenme ve bunun sonucu olarak özellikle ergenlik döneminde aşırı ve hızlı kilo alımı, hareketsiz yaşam, bazı ilaç ve toksinler, stres ana sebepleri arasında sayılabilir.
Tanı ; ayrıntılı bir hikaye (anamnez), ayrıntılı genel fizik muayene ( sadece jinekolojik muayene değil), kan testleri (kan şekeri, insülin direnci, kan yağları gibi genel değerlendirme ve tabiki hormon testleri) ve ultrasonografi ile konur.
Tedavide de yine çok yönlü bir yaklaşım gerekir. Gerekli durumlarda ilaç. tedavisi yanısıra beslenme, egzersiz ve uyku gibi yaşam düzenlemeleri yapılması şarttır.
Tiroid bezi boynumuzda yer alan ve vücudumuzun bir çok fonksiyonunda yer alan hormonları salgılayan çok önemli bir organdır. Tiroid bezi ile ilgili hastalıklar halk arasında genellikle GUATR olarak adlandırılır.
Tiroid hormonlarındaki eksiklik veya fazlalık (hipotiroidi veya hipertiroidi) metabolizma ve dolayısıyla kilo sorunlarına, cilt ve saç ile ilgili sorunlara, halsizlik, stres gibi psikolojik sorunlara ve tabiki kadın sağlığı ile ilgili olarak adet düzensizlikleri, yumurtalık kistleri, rahim içi polipler ve infertilite( kısırlık) sorunlarına yol açmaktadır.
Kadın hormon bozuklukları değerlendirilirken mutlaka tiroid hormonlarına da bakılmalı ve gerekli durumlarda bir endokrinoloji uzmanından değerlendirme istenmelidir. Zira tiroid hormon bozuklukları kadın sağlığını ilgilendiren bir sorun olsa da vücuttaki diğer işlevleri açısından multidisipliner bir yaklaşımla endokrinoloji branşının konusuna girmektedir.
Burada biz jinekologlara düşen görev , kadın genital sistemindeki semptomlardan yola çıkarak tiroid bozukluklarını fark edip ilgili branşa yönlendirmek olmalıdır. Çünkü bazen tiroid bezi sorunlarının diğer organlar üzerindeki etkileri gizli kalabilir veya hasta tarafından geç fark edilebilir.
Böbrek üstü bezinin (Adrenal bez) aşırı çalışması sonucu CUSHİNG SENDROMU, yetersiz çalışması ile de ADDİSON HASTALIĞI oluşur.
Hipofiz bezinden salgılanan hormonlardan birisi olan Prolaktin hormonunun (süt hormonu) aşırı salgılanması sonucu GALAKTORE dediğimiz göğüslerden süt gelmesi durumu ile kendini gösteren bir hormonal bozukluktur.
Bazı ilaçlar, hastalıklar veya stres buna sebep olabileceği gibi , hipofiz adenomu dediğimiz hipofiz bezindeki iyi huylu tümörde buna yol açabilir.
Emzirme (laktasyon dönemi) dışındaki kadınlarda göğüslerden süt gelmesi(galaktore) şikayeti ile yapılan tetkiklerde prolaktin hormonunun yüksek olduğu saptanabilir. Bazen de bu belirti olmaksızın adet düzensizliği veya infertilite şikayeti ile başvuran hastalarda yapılan hormon testleri ile saptanabilir.
Hormon değerine, klinik belirtilerin şiddetine ve ilave semptomlara (baş ağrısı, görme bozuklukları vs )bakılarak eğer gerekli görülürse hipofiz bezi adenomunu saptamak amacıyla Hipofiz MR (beyin MR )tetkiki yapılabilir. Tedavi ilaç ile veya gerekli vakalarda cerrahi tedavi şeklinde olabilir.
Premenopoz dediğimiz menopoz öncesi hormonal dalgalanmalar ve menopoz dönemi sonrasında görülen hormonal eksikliğe bağlı sorunlar geniş ve tartışmalı bir konudur. Bu fizyolojik bir durumdur, hastalık değildir.
Bu dönemde görülen bedensel ve ruhsal semptomlar kişiden kişiye değişmektedir. Dolayısıyla bu fizyolojik yani doğal yaşam döngüsünün bir parçası olan dönem kişiye özel olarak değerlendirilip gerekli yaşam düzenlemeleri ve gerekirse ilaç tedavileri ile desteklenebilir
Düzenli menstrüel siklusların doğal bir sonucu olarak östrojen ve progesteron hormonunun birbiriyle dengeli olması gerekir. Çeşitli nedenlerle yumurtlama düzeninin bozulması (ki bu kendini adet düzensizlikleri ile gösterebilir) östrojen ve progesteron hormonu arasında dengesizliklere yol açar.
Hormonlar vücudumuzun işleyişinde çok önemli rollere sahiptir. Bu önemi daha iyi anlatabilmek için vücudumuzu bir mutfağa benzetebiliriz. Hormonları da bu mutfakta pişen yemeklerde kullanılan malzemelere benzetebiliriz.
Nasıl ki bir yemeğin sağlıklı ve lezzetli olabilmesi için malzemelerin ve baharatların kaliteli, yeterli miktarda ve dengeli olması gerekiyorsa, vücudumuzun fizyolojik fonksiyonlarının da sağlıklı olabilmesi için hormonların da yeterli miktarda ve dengeli olması gerekir.
Hormonların hepsi birbiriyle etkileşim halinde olduğu için de herhangi bir hormonda eksiklik veya fazlalık olduğunda denge bozulacağı için tüm vücutta birden fazla fonksiyonda bozulmalar olur. Bunların bir kısmı hemen belirti verir bazı problemler ise gizli kalır ve ancak bir süre sonra ortaya çıkar.
Vücuttaki hormon dengesizliğinin genel belirtileri; Kilo alma veya verme(yeme alışkanlığından bağımsız ve beklenmeyen şekilde), cilt problemleri ( akne, yağlanma, kuruma , lekelenme ,saç dökülmesi veya anormal kıllanma gibi),halsizlik, yorgunluk, uyku bozuklukları, stres, adet düzensizlikleri, infertilite (kısırlık) şeklinde görülebilir.
Bu belirtilerin bir veya birkaçı birlikte olabileceği gibi bazı durumlarda yüksek tansiyon, yüksek şeker, kas eklem sorunları, çocuklarda büyüme problemleri veya erken ergenlik gibi değişik tablolarda da ortaya çıkabilir. Bu durumlar geç belirti verebilir ve tanıda gecikmeler olabilir.
Ayrıntılı öykü alma (anamnez) ve detaylı fizik muayene; şikayetlerin ne zaman başladığı, hastanın yaşı, yaşam tarzı ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır. Fizik muayenede kilo ,boy, tansiyon ölçülmeli, saç dibinden tırnağa kadar ayrıntılı bir değerlendirme yapılmalıdır.
Laboratuvar Testleri; Hormonal değerlendirme için yapılan kan ve idrar testleri özellikli testlerdir. Yani rastgele alınamaz, günün hatta kadınlarda ayın ( regl siklusu) belli günlerinde, belli şartlarda (açlık, cinsel aktivite, emzirme vs dikkate alınarak) planlanmalıdır.
Bazı hormonlar için öncesinde birkaç gün belli gıdaların tüketilmesi yasaklanır yani diyet yapılır. Bazen tek bir kan örneği yeterli iken bazı durumlarda ardışık numuneler alınır. Bazen 24 saatlik idrar örneği istenebilir. Veya bazı ilaçlar ile tetikleme yapılarak verilen hormonal cevabı test eden tetkikler yapılabilir.
Özetle hormon değerlendirmesinin uygun koşullarda yapılması doğru tanı için çok önemlidir, aksi halde yanlış zamanda ve koşulda çıkan sonuç yanıltıcı olabilir. Tanı ve tedavide gecikmeye yol açabilir.
Görüntüleme Yöntemleri; Ultrasonografi ,MR,Tomografi (özellikle hipofiz bezi ve böbreküstü bezi (adrenal bez)) değerlendirmesinde gerekli olabilir.
Yaşam tarzı değişiklikleri: Sağlıklı beslenme, egzersiz, stres yönetimi, düzenli uyku.
İlaç Tedavisi: Eksikliği olan hormonların yerine konması (tiroid hormonu, premenopoz veya menopoz döneminde gerekli vakalarda östrojen ve progesteron hormonu takviyesi, infertilite tedavisinde yumurtlamayı uyarıcı ilaçlar, PCOS vakalarında doğum kontrol ilaçları ve hormon tedavileri uygulanabilir.
Besin takviyeleri ve vitaminler: Besin takviyesi ve vitaminlerde bazı durumlarda tamamlayıcı yada alternatif bir seçenek olarak değerlendirilebilir.
Cerrahi tedavi seçenekleri: Bazı vakalarda Tiroid bezine ve adrenal beze (sürrenal)cerrahi müdahale gerekebilir.
Kadınlarda hormonal bozukluklarda sağlıklı yaşam düzenlemeleri tedavide büyük bir adımdır. Bunlar; sağlıklı beslenme, egzersiz ve stres yönetimidir
Yine beynin dinlenmesi ve stresin yönetimi açısından da hormon düzenine katkıda bulunur. Çünkü hormonların salgılanmasında tetikleyici rol oynayan protein yapısındaki öncül maddeler beyinde hipofiz denen yine salgı bezi yapısında olan organdan salınır.
Hipofiz de yine beyinde hipotalamus denen bölgenin kontrolü altındadır. Hipotalamus bölgesi de duyguların depolandığı limbik sistemin bir parçası olarak duygusal durumdan ve stresten direkt etkilenir.
Özetleyecek olursak; duyguların depolandığı ve işlendiği bölge olan limbik sistem denen sistemin bir parçası olan hipotalamus ve hipofiz aksı vücuttaki tüm hormonların yöneticisidir.
Hormonlarımızı bir orkestranın enstrümanlarına benzetecek olursak “hipotalamo-hipofizer aks” bu orkestranın şefidir. Eğer hormonlarımızın ahenkli bir şekilde çalışmasını istiyorsak sinir sisteminin sağlığına özen göstermemiz gerekir.
Sağlıklı yaşam düzenlemeleri başlığı altında saydığımız, sağlıklı beslenme (barsak-beyin bağlantısı),egzersiz, uyku, stres yönetimi hepsi de sinir sisteminin sağlıklı çalışmasına katkı sağlar.
Her yaşta farklı hormonal sorunlar görülebilir. Önemli olan zamanında fark edip gerekli tedavileri ve yaşam düzenlemelerini uygulayarak ,vücutta hormon bozukluğuna bağlı ciddi hasarlar oluşmadan önlem almaktır.
İletişim Bilgileri
Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik, İnfertilite ve Cinsel Sağlıkla ilgili her konuda aşağıdaki linke tıklayarak bize ulaşabilirsiniz:
https://drgunnuryuce.com/iletisim/
Op. Dr. Günnur Yüce, Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik ve Cinsel Sağlık Uzmanı
Tel: +90 312 514 6874
Gebelik ve Kadın Sağlığı ile ilgili yaptığım sosyal medya paylaşımlarım ve bilgilendirme videolarım için Instagram hesabımı ve YouTube kanalıma göz atabilirsiniz: