LEİOMYOMA veya UTERİN FİBROİD olarak da adlandırılan , rahimin en sık rastlanılan iyi huylu urudur. Rahim yani uterusun düz kas tabakasından oluşur. Boyut olarak 1 -2 cm gibi çok küçük olabildiği gibi 15-20 cm’lik büyük boyutlarda olabilir. Tek olabildiği gibi birden fazla miyom bir araya gelerek kümeler oluşturabilir. Rahimde yerleştiği bölgeye göre SUBMÜKÖZ, İNTRAMURAL, SUBSERÖZ miyomlar olarak sınıflandırılır. Rahimin endometrium (dölyatağı) tabakasının hemen altında yer alan ve rahimin içine (uterin kavite) doğru büyüyen miyomlara submüköz miyom adı verilir. Daha dış kısımlarda ve karın içi boşluğa doğru büyüyen miyomlar da İNTRAMURAL ve SUBSERÖZ MİYOM olarak adlandırılır.
Görülme sıklığı olarak genellikle 30-40 yaş aralığında pik yapan miyomlar; genellikle kanama düzensizliği şikayeti ile veya rutin kontrol amacıyla yapılan muayenelerde tespit edilir. Semptomlar miyomun yerleştiği bölgeye ve boyutuna göre değişkenlik gösterir. Submüköz miyomlar boyutça küçük bile olsa rahim iç tabakasına yaptığı bası ile düzensiz ve aşırı kanama veya anormal akıntılara sebep olabilir.
Buna karşın intramural ve özellikle subseröz miyomlar karın boşluğuna doğru büyüdükleri için ,oldukça büyük boyutlara ulaşana kadar belirti vermeyebilirler. Bu tür miyomlar ya rutin kontrol sırasında tesadüfen tespit edilir ya da büyük boyutlara ulaşınca karında şişlik, kitle şikayeti ile yapılan muayene ve ultrasonografi de saptanırlar.
Rahim ön duvarından gelişen büyük boyutlu miyomlar mesaneye ( idrar torbası) ,arka duvardan gelişen büyük miyomlar da kalın bağırsağa baskı yaparak sık idrara çıkma veya kabızlık gibi semptomlara da yol açabilirler. Birden fazla irili ufaklı miyomlar rahimi deforme ederek veya tüplerin ağzını tıkayarak infertilite ( kısırlık)sebebi olabilirler. Serviks yani rahim ağzına yerleşen miyomlar da ilişkide ağrı ve kanamaya yol açabilirler.
Özetle miyomlar ASEMPTOMATİK (belirtisiz) olabildiği gibi, ADET DÜZENSİZLİĞİ , DİSMENORE, İNFERTİLİTE, KARINDA ELE GELEN KİTLE, KABIZLIK, SIK İDRARA GİTME, AĞRILI CİNSEL İLİŞKİ gibi belirtilerle karşımıza çıkabilir.
Miyomların sıkça görülen nedenleri kabaca aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Vücudun çeşitli organ ve dokularında oluşabilen içi sıvı ile dolu keseciklerdir. Çoğunlukla iyi huylu (benign) olmalarına karşın kötü huylu veya kansere dönüşme ihtimali olan kistler de vardır. Kadın genital sisteminde görülen kistler ,çoğunlukla yumurtalıklarda görülmekle birlikte, rahim ağzında ( nabothi kistleri ) veya tüplerde ( paratubal kistler) de görülebilir.
Genellikle iyi huylu olan kadın genital sistemi kistleri, en sık yumurtalıklarda (overler) ortaya çıkar. Belirtileri de buna bağlı olarak görülebilen tek veya iki taraflı kasık ağrısı, regl sancısı, adet düzensizlikleri, hormon bozuklukları gibi belirtilerdir. Nadiren görülen kist torsiyonu dediğimiz kistin kendi etrafında dönmesi veya kist rüptürü dediğimiz kistin patlaması ile oluşan akut batın tablosu gibi acil durumlara da yol açabilir .Yine müsinöz kist dediğimiz türlerde bütün batını dolduran dev boyutlara da ulaşabilir. Bunun dışında yumurtalıklarda regl siklusunun dönemlerine göre değişen boyutlarda fonksiyonel ve geçici kistler de vardır ve bu kistler genellikle ultrasonografi sırasında tesadüfen saptanırlar.
Kistlerin sıkça rastlanılan nedenlerini kabaca aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;
Bütün hastalıklarda olduğu gibi tanı; ayrıntılı bir hikaye (anamnez), fizik muayene, görüntüleme yöntemleri ve laboratuvar bulguları ile konur.
Anamnez : Hastanın şikayetleri, yaşı, regl düzeni, kullandığı ilaçlar, geçirdiği operasyonlar, genetik aile geçmişi ayrıntılı olarak sorgulanır.
Fizik Muayene: Jinekolojik muayene yanısıra miyom ve kistlerin yol açabileceği sistemik etkiler ( kansızlık, tüylenme, akne vs.) açısından genel sistemik muayene önemlidir.
Görüntüleme Yöntemleri :Ultrasonografi başta olmak üzere ayırıcı tanıda gerekli olduğunda MR, TOMOGRAFİ gibi yöntemler de tercih edilebilir. Yine bazı durumlarda tanı açısından DİGNOSTİK(tanısal) LAPAROSKOPİ veya HİSTERESKOPİ de gerekli olabilir
Laboratuvar : Miyomların sıklıkla yol açtığı anemi ( kansızlık ) açısında tam kan sayımı, serum demir ve ferritin düzeyleri ölçülmelidir. Yine kistlerin yol açabildiği hormon bozuklukları açısından hormon testleri ve gerekli durumlarda malign benign ayırımı için tümör markırları dediğimiz kan testlerine ihtiyaç duyulabilir.
Öncelikle belirtmeliyim ki her miyom tedavi gerektirmez. Çoğu durumda kişiye özel olarak belirlenen periyodik takipler yeterli olmaktadır. Eğer miyom anemi, adet düzensizliği , dismenore ( ağrılı adet) , infertilite gibi semptomlara yol açıyorsa, ilaç veya cerrahi tedavi seçenekleri tercih edilebilir. Tedavi seçiminde hastanın yaşı, doğurganlığı, miyomun çapı ve yerleşim yeri dikkate alınır. İlaç tedavisi, semptomlara yönelik (adet düzensizliği, dismenore, anemi ) olabildiği gibi miyomu küçültmeye yönelik de olabilir.
Özellikle genç ve doğurganlık çağındaki kadınlarda ilaç tedavisi ve takip prosedürleri tercih edilmektedir. İlaç tedavisi tablet, enjeksiyon veya rahim içi ilaçlı spiraller ile yapılmaktadır. Yine miyomu olup takipte kalınan hastalarda (asemptomatik) demir eksikliğine karşı koruyucu ve tamamlayıcı destek tedaviler yapılabilir (vitamin, mineral takviyeleri)
Kist tedavileri de aynı şekilde miyomlarda olduğu gibi ,ilaçla veya cerrahi prosedürle olabilir. Yine asemptomatik ve benign ( iyi huylu) kistlerde periyodik takipler yapılabilir. Kist tedavisi planlanırken yine hastanın yaşı, fertilitesi, semptomları, kistin büyüklüğü ve türüne göre planlanır. Bazı iyi huylu kistlerde doğum kontrol hapları kullanılabilir. ( Folikül kistleri, çikolata kistleri vb.) Bazı büyük boyutlu kistlerde (müsünöz kistler vb.) ve kötü huylu olduğundan şüphelenilen kistlerde cerrahi tedavi düşünülür. Yine kist rüptürü ve kist torsiyonu gibi akut tablolarda acil cerrahi gerekebilir.
Kist veya miyomlarda açık cerrahi ( LAPARATOMİ) veya kapalı ( LAPAROSKOPİ) cerrahi seçenekleri mevcuttur. Hangisinin yapılması gerektiğine hastanın ve kitlenin durumuna ve tabiki cerrahın tecrübesine göre karar verilir. Uygun durumlarda ve uygun cerrahi prosedürle yapıldığında birbirlerine üstünlükleri yoktur.
Bütün hastalıklarda olduğu gibi miyom ve kistlerden korunmak için , sağlıklı yaşamaya özen göstermek (beslenme, uyku, hareket, stres yönetimi vb.) ve düzenli doktor kontrolleri yaptırmak ilk kuraldır. Bunları yaptığımızda zaten hormonal denge korunacaktır fakat kist ve miyomlarda genetik yatkınlık ön planda olduğundan düzenli kontroller ile erken teşhis ve erken müdahale çok önemlidir.
Sonuç olarak ; miyomlar ve kistler özellikle reprodüktif (doğurganlık çağındaki ) dönemdeki kadınların yaklaşık %50 sinde semptomatik veya asemptomatik olarak görülebilen bir sağlık sorunudur. Aslında her zaman sorun oluşturmasa da takip ve gerekirse tedavi süresince yarattığı fiziksel, psikolojik ve sosyal sorunlarla kadın yaşamının bir dönemini olumsuz etkilemektedir. İşte biz hekimler bu dönemi daha rahat atlatmanız için her zaman yanınızdayız.
SAĞLIKLA KALIN 🙂
İletişim Bilgileri:
Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik, İnfertilite ve Cinsel Sağlıkla İlgili her konuda aşağıdaki linke tıklayarak iletişim kanallarımızdan bize ulaşabilirsiniz:
https://drgunnuryuce.com/iletisim/
Op. Dr. Günnur Yüce, Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik ve Cinsel Sağlık Uzmanı
Tel: +90 312 514 6874
Gebelik ve Kadın Sağlığı ile ilgili yaptığım sosyal medya paylaşımlarım ve bilgilendirme videolarım için Instagram hesabımı ve YouTube kanalıma göz atabilirsiniz.