Menopoz tanım olarak; kadınlarda adet döngüsünün( menstruel siklus) yani yumurtlama ve döngünün sonucunda oluşan adet kanamalarının sona ermesidir. Dolayısıyla reprodüktif yani doğurganlık çağının sona ermesini ifade eder. Toplumda bedensel, duygusal ve sosyal açıdan olumsuz bir çağrışım yapması üzücüdür. Halbuki yaşamın tüm döngüleri gibi son derece doğal bir süreçtir. Tıpkı doğurganlık döneminin başlangıcı olan ergenlik dönemi gibi , sonlanışı olan menopoz dönemi de doğal bir süreçtir. Tabiki uygun yaş aralığında olması kaydıyla. Zamanından erken olan ergenlik gibi, zamanından erken menopoz da bedensel, psikolojik ve sosyal birtakım problemlere yol açar.
Adet kanamalarının tam olarak sonlanmasını ifade eden menopoz dönemine kadar 2ila 8 yıl sürebilen bir geçiş dönemi olmaktadır. Bu süreçte yumurtlama düzensizlikleri, dolayısıyla adet düzensizlikleri (erken veya geç adet görme),hormonal dalgalanmalar ve buna bağlı bedensel ve ruhsal değişimler olabilir. Bu dönemin süresi ve semptomları kişiye özeldir. Kişinin genetik yapısı, yaşadığı coğrafya ve yaşam koşulları, doğum sayısı, sistemik hastalıkları(yüksek tansiyon, şeker hst. vs. ) hatta psikolojik ve sosyal yapısı gibi etkenler bu süreçte etkilidir. Bu faktörler herkesin yaşamında farklı olduğuna göre herkesin menopoz süreci de farklı olacaktır.
Her süreç gibi menopozun da kadın sağlığı üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkileri olabilir. “Olumlu etkiler derken nasıl yani?” dediğinizi duyar gibiyim. 😊 Aşağıda detaylı bir şekilde açıklayacağım, ancak özetlemek gerekirse:
Menopoz, doğurganlığın doğal olarak son bulduğu bir süreçtir. Beden, artık bir bebeği taşıyıp doğurmak ve ona bakım vermek için uygun olmadığı bir döneme girdiğini fark eder ve kendini koruma mekanizması olarak doğurganlığı durdurur. Ayrıca, her ay tekrarlanan adet döngüsüne bağlı hormonal değişimlerin sona ermesi, duygusal dalgalanmaların azalmasına neden olabilir. Bu durum, daha stabil bir ruh hali sağlayarak yaşam enerjisinin farklı alanlara yönlendirilmesine olanak tanır. Bir başka deyişle, doğurganlık sona erse de, kadın üretkenliğini hayatın başka alanlarında yeniden şekillendirebilir.
Menopozun olumsuz etkileri genellikle orta yaşın doğal süreçleriyle iç içe geçmiş durumlar olabilir. Çünkü menopoz fizyolojik olarak 45 yaş ve sonrasını kapsayan bir süreçtir ve bu dönemde yaşanan değişimler yalnızca menopoza özgü değildir.
Bu yaş aralığında hem kadınlarda hem erkeklerde şu değişimler gözlenebilir:
Bu değişimler, genetik, ırk, coğrafi faktörler ve yaşam koşullarına bağlı olarak kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Sadece adet döngüsünün sona ermesi nedeniyle bu süreci kadınlara özgü olumsuz bir durum olarak görmek ne kadar doğrudur, tartışmaya açık bir konudur. 😊
Aslında kadınlar gibi erkeklerde de benzer yaşlarda üreme hormonlarında doğal bir azalma görülür. Ancak, biyolojik farklılıklar nedeniyle erkeklerin üreme kapasiteleri kadınlara göre daha uzun sürer. Yine de bu yaş grubundaki erkekler de benzer bedensel ve ruhsal değişimler yaşar.
Son regl kanamasıyla birlikte kadın, yeni bir döneme adım attığını ve sağlığına daha fazla dikkat etmesi gerektiğini fark eder. Bu noktada, menopozu nasıl değerlendirdiğimiz büyük önem taşır. Menopozu sadece bir son olarak mı görmeliyiz, yoksa sağlıklı bir yaşlanma sürecine geçiş olarak mı?
Menopoza bakış açımız, onu olumlu veya olumsuz olarak değerlendirmemize neden olabilir. Önemli olan, menopozu bir hastalık olarak görmek yerine, bu dönemde sağlıklı yaşam alışkanlıklarına daha fazla özen göstererek süreci bilinçli bir şekilde yönetmektir. 💙
Kişiye göre 2 ila 8 yıl arasında olabilen, yumurtlama fonksiyonlarının dolayısıyla hormonal dengenin aksamaya başladığı dönemi kapsar. Bu dönemde bazı aylarda yumurta gelişimi veya çatlaması olmaz. Dolayısıyla regl kanaması düzensizlikleri( erken veya geç kanama),basit yumurtalık kistleri, düzensiz hormon salınımına bağlı metabolik sorunlar görülebilir. (kilo problemleri, ödem, ruhsal durumda dalgalanmalar gibi )
Yumurtlamaların bittiği ve regl kanamalarının sonlandığı dönem. Son regl kanamasının üzerinden 1 yıl geçmesi tam menopoz olarak kabul edilir. Herkeste görülmemekle birlikte, sıcak tahammülsüzlüğü, ateş basmaları emosyonel (ruhsal) dalgalanmalar.
Menopozdan sonraki yaşam dönemini tanımlar. Premenopoz ve menopoz dönemi sağlıklı ve uygun desteklerle atlatılmış , yeterli bir adaptasyonun sağlandığı kadınlarda stabil bir dönemi kapsar. Tabiki yaş alma sürecinin doğal değişimleri ve kadın -erkek fark etmeksizin aynı yaşlardaki her insanda görülebilecek bazı problemler ve hastalıklar menopoza bağlanmazsa🙂
Menopoz öncesi ve sonrası 1-2 yıllık dönem. Doğal yaşam akışı içinde dönemsel olarak kadın için önemli , fiziksel ve ruhsal açıdan destek gerektiren tüm belirtilerin en yoğun yaşandığı dönemdir.
Menopoz döneminde vücutta oluşan hormonal değişimlerden kaynaklanan birtakım bedensel ve ruhsal semptomlar oluşur. Bu semptomlar yani belirtilerin şiddeti ve süresi kişiye değişir. Bu belirtiler ve belirtilerin yarattığı rahatsızlık hissi herkeste farklı olabilir.
Bu belirtilerin çoğu aslında menopoz ve sonraki dönemin yaşlarına bağlı olarak zaten beklenen ve belki de menopoz dönemindeki adet döngüsünün değişimi ve bitişi ile dikkatimizi çeken bulgulardır. Aynı yaştaki erkeklerde de kilo artışı, kas eklem sorunları, cilt saç değişimleri ,halsizlik, uyku bozuklukları, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık vs. benzer belirtiler olmaktadır doğal olarak. Çünkü zamanla beden ve ruh yorulup yıpranmaktadır.
Bu fizyolojik yıpranma sonucu hem kadın hem erkekte hormon üretiminde değişimler olmakta ve belki de bu değişimler yeni yaş dönemine (geç orta yaş) uyum sağlamak için gerekli değişimlerdir. Sadece her değişim gibi sancılı ve sıkıntılı olabilmektedir. Kadınlarda hormon değişimlerinin regl gibi somut bir göstergesi olduğu için onlar menopoz diye adlandırdığımız bu dönemi daha bilinçli yönetmek ve destek almak şansına sahiptir. Özetle bu yaş dönemi (45-55 ) ve bu dönemin doğal hormonal değişim süreçlerinin adı olan menopoz bir hastalık değil bir farkındalık sürecidir.
Vücutta tüm hücrelerde olduğu gibi kemik hücrelerinde de bir turnover, yani yıkım ve yapım döngüsü vardır. İlerleyen yaşla birlikte ve menopozda östrojen düzeyinin düşmesiyle tetiklenen osteoporoz (kemik erimesi), kemik yıkımının artması ve yeni kemik yapımının azalması sonucu ortaya çıkar. Özellikle genetik olarak yatkın kişilerde veya erken gelişim dönemlerinde yetersiz beslenme nedeniyle kemik yapısı zayıf olan kadınlarda, menopoz sonrası bu süreç daha hızlı ilerleyebilir. Bunun aksine, genetik olarak güçlü bir kemik dokusuna sahip olmak, çocukluk ve gençlik yıllarında yeterli kalsiyum ve protein alımıyla beslenmiş olmak, güneş ışığından yeterince yararlanmak ve aktif bir yaşam sürmek menopoz sonrası kemik kaybını minimuma indirir. Tabii ki, menopoz sonrası dönemde de sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, sigara, alkol, aşırı kafein ve tuz tüketiminden kaçınmak bu sürecin sağlıklı ilerlemesi için önemlidir.
Menopoz sonrası yumurtalıklardan (over) salgılanan östrojen (östradiol) düzeyleri düşer, ancak vücut bunun yerine yağ dokusu ve böbrek üstü bezlerinden salgılanan östrojen (östriol), östrojen benzeri ve androjenik hormonlar ile organ fonksiyonlarını sürdürebilecek seviyede hormon üretmeye devam eder. Eğer menopoz sonrası bu hormonal geçiş dönemi sağlıklı bir şekilde gerçekleşirse ve sağlıklı yaşam kurallarına dikkat edilirse, kemik erimesi için özel bir tedavi veya hormon takviyesi gerekmeyebilir.
Menopoz sonrası kemik sağlığını korumak için kalsiyum açısından zengin besinlerin tüketilmesi büyük önem taşır. Aşağıdaki besinler, kemik sağlığını destekleyen iyi kalsiyum kaynaklarıdır:
Süt ürünleri ve özellikle inek sütü konusunda bazı tartışmalar bulunmaktadır. İnek sütü, vücutta enflamasyona yol açarak eklem sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olabileceği için sınırlı tüketilmesi önerilir. Bunun yerine yukarıda belirtilen diğer kalsiyum kaynaklarına öncelik verilmelidir.
Kemik sağlığını desteklemek için düzenli fiziksel aktivite çok önemlidir. Haftada 2-3 kez, en az 30 dakika süreyle şu egzersizlerden biri veya birkaçı yapılabilir:
Egzersiz programı, kişinin yaşına, kilosuna, kapasitesine ve yaşam tarzına uygun olmalıdır. Burada önemli olan, egzersizin düzenli ve sürdürülebilir olmasıdır. Ayrıca, fiziksel aktivite sırasında salgılanan serotonin hormonu, menopozun emosyonel ve duygusal semptomlarına da olumlu etki yaparak genel ruh halini iyileştirebilir.
Menopoz sonrası kemik sağlığını korumak için bazı zararlı alışkanlıklardan uzak durulmalıdır:
Fazla tuz tüketimi, vücutta kalsiyum kaybına neden olabilir. Bu nedenle, özellikle yüksek sodyum içeren mineralli içeceklerin tüketimi sınırlandırılmalıdır.
Güneş ışığı, kemik sağlığı için önemli olan D vitamini üretimini destekler. Özellikle bahar ve yaz aylarında, saat 11:00 – 15:00 arasında, 10-15 dakika boyunca güneş kremi sürmeden kol ve bacakların iç yüzeyinin güneşe maruz bırakılması önerilir.
Menopoz sonrası ilk 2 yıl, kemik kaybının hızlandığı bir dönemdir. Bu süreçte yapılacak bir kemik dansite ölçümü, ilerleyen yıllar için bir referans olacaktır.
Eğer kemik kaybı fizyolojik (yaşa uyumlu) düzeyde ise yukarıdaki önlemler yeterli olacaktır. Ancak beklenenden hızlı bir kemik kaybı varsa, özellikle aşağıdaki risk faktörleri mevcutsa hormon kullanımı düşünülebilir:
Hormon tedavisi, bireysel risk-yarar dengesi gözetilerek doktor kontrolünde değerlendirilmelidir.
Östrojen hormonu, damar iç yüzeyinde koruyucu bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, özellikle menopoz öncesi dönemde kadınlarda damar sertliği, yüksek tansiyon ve buna bağlı komplikasyonlar erkeklere göre daha az görülür. Ayrıca, östrojenin şeker ve yağ metabolizması üzerindeki olumlu etkileri sayesinde kadınlarda kolesterol, özellikle de iyi kolesterol (HDL) seviyeleri daha yüksektir. Ancak menopozla birlikte azalan östrojen seviyeleri nedeniyle kötü kolesterol (LDL) düzeyinde artış, damar duvarında elastikiyet kaybı ve buna bağlı yüksek tansiyon ile kalp hastalıklarına yatkınlık artar. Daha doğrusu, bu süreçte kadınlar erkeklerle aynı kardiyovasküler risk seviyesine gelir.
Bu noktada, genetik faktörler, yaşam tarzı, alışkanlıklar ve kronik hastalıklar önemli tetikleyici unsurlardır. Menopoz öncesi ve sonrası dönemde sağlıklı beslenme, kilo kontrolü, düzenli egzersiz ve stres yönetimi bu riskleri en aza indirebilir. Ayrıca, doktorun belirlediği sıklıkta düzenli kan tetkikleri yapılması, zamanında müdahale edilmesi, bazı besin ve vitamin takviyeleri ile gerektiğinde ilaç tedavisi uygulanması damar sağlığının korunmasına yardımcı olabilir.
Menopoz sonrası yaşanan cinsel problemleri (libido yani cinsel istek azalması, vajinal kuruluk, ağrılı cinsel ilişki vb.) yalnızca menopoz dönemindeki östrojen azalması ile açıklamak doğru değildir. Çünkü menopoz, sadece yumurtlamanın ve doğurganlığın sona ermesi anlamına gelir. Kadının cinsel kimliğinin doğal bir fonksiyonu olan cinselliği sağlıklı bir şekilde devam ettirmesi için gerekli östrojen, yağ dokusu ve böbrek üstü bezlerinden salgılanmaya devam eder. Ayrıca, yumurtalıklarda (overlerde) östrojen ve progesteron üretimi, minimum seviyede de olsa devam eder. Bu over ve over dışı östrojen, vajinal nemlenme ve genital bölgeye kan akışı gibi fizyolojik süreçler için yeterli olur.
Libido yani cinsel istek, östrojenden çok androjen (testosteron ve türevleri) ile ilgilidir. Menopoz sonrası dönemde yumurtalıklardan ve böbrek üstü bezlerinden salgılanan androjenik hormonlar (progesteron, DHEA, testosteron) kadında cinsel enerjinin ve libidonun sürdürülmesine katkı sağlar. Ancak, libidoyu sadece hormonlara bağlamak doğru bir yaklaşım olmayabilir. 😊 Cinsellik, yalnızca hormonlarla değil, bir partnerin varlığı ve etkileşimiyle de şekillenir. Cinselliğin psikolojik boyutu, en az hormonal boyutu kadar etkileyicidir.
Menopoz yaşlarında, hayatın biriktirdiği psikolojik yükler, ilişkisel sorunlar, kronik hastalıkların getirdiği sıkıntılar gibi faktörler, cinselliği hormondan bağımsız olarak etkileyebilir. Buna bir de menopoz konusundaki önyargılı bakış açıları eklendiğinde, çiftler arasında yakınlık kaybı, suçlama, eleştiri gibi kadını yetersiz hissettiren duygular cinselliği olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, menopoz döneminde libido azalması veya vajinal kuruluk gibi sorunlar yaşayan kadınlara sadece hormonal değil, bedensel ve ruhsal açıdan da çok yönlü bir yaklaşım ile destek olunmalıdır.
Ayrıca, yakın yaş aralığındaki partnerlerin birlikte değerlendirilmesi önemlidir. Çünkü erkeklerde de yaşla birlikte kronik hastalıklar (diyabet, hipertansiyon), sigara, alkol kullanımı, obezite gibi faktörler cinsel sağlığı olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla, faturanın sadece menopozdaki kadına kesilmesi sorunu çözmeyecektir. Çiftlerin birlikte değerlendirilmesi ve sorunun tam olarak ne olduğunun anlaşılması sonucunda, gerekiyorsa ilaç tedavileri ve çift terapileri ile sağlıklı bir cinsel yaşama adaptasyon sağlanabilir.
Hemen yeri gelmişken menopozda ruhsal sağlık ve stres yönetiminden de bahsedelim. Aslında bu sadece menopoz için değil, tüm yaşam boyu dikkat edilmesi gereken bir konudur. Ruhsal bakım, tıpkı fiziksel bakım gibi sağlığın önemli bir bileşenidir. Menopoz döneminde, vücudun adapte olmaya çalıştığı yeni hormonal düzen nedeniyle duygusal hassasiyet artabilir. Doğum yapma planı olmasa bile, vücudunun doğurganlık kapasitesinin sona ermesi kadında bilişsel olarak bir stres yaratabilir. Ayrıca, menopoz yaşlarının doğal bir sonucu olarak hayatın biriktirdiği stresler ve geçiş dönemi sorgulamaları kadını içsel bir değerlendirmeye yönlendirebilir. Ancak tüm bu stres ve anksiyete, bir farkındalık artışı olarak görülmeli ve bu dönem, kadının bedeni ve yaşamı ile ilgili daha sağlıklı ve yapıcı kararlar almasını sağlayan bir süreç olarak değerlendirilmelidir.
Aslında erkeklerde de benzer yaşlarda kendilerine özgü hormonal ve ruhsal değişimler yaşanmaktadır. Bilindiği üzere bu duruma andropoz denmektedir. Ancak erkeklerde, regl kanaması gibi belirgin bir fiziksel gösterge olmadığı için, bu süreci fark etmeleri daha zor olabilir ve yaşamlarını buna göre yeniden düzenleme şansları daha sınırlı olabilir. Öte yandan, çocuğu bedeninde taşıma, doğum yapma ve bakım verme süreçleri kadına ait olduğundan, doğurganlığın kadın için sonlu olması tamamen doğal bir biyolojik durumdur. Erkek doğurganlığının daha uzun sürmesi ise hormonal veya bedensel bir üstünlük sağlamaz. Aksine, kadın için 45-55 yaş aralığında sağlığını ve yaşam düzenini yeniden gözden geçirmek, düzenlemeler yapmak ve yaşam kalitesini artırmak için menopoz bir fırsattır.
Dikkat ederseniz, burada “tedavi” kelimesini kullanmıyorum çünkü menopoz bir hastalık değildir. Menopozun yönetimi, orta yaşla birlikte ortaya çıkabilecek bazı sorunların desteklenmesini içerir. Bu destek, aşağıdaki unsurları kapsar:
Belirli semptomların hafifletilmesi için doktor kontrolünde şu besin ve takviyeler önerilebilir:
Bu takviyeler, kişiye özel ve semptoma yönelik olarak doktor tarafından önerilen dozda ve kombinasyonda kullanılmalıdır.
HRT, menopoz döneminde azalan östrojen ve progesteron hormonlarının yerine konmasıdır. Ancak, fizyolojik olarak normal yaş aralığında (45-55 yaş) menopoza giren ve yaşam kalitesinden memnun olan kadınlar için HRT gerekli değildir.
Ancak aşağıdaki semptomlar yaşam kalitesini ciddi şekilde bozuyorsa ve diğer yöntemlerle hafifletilemiyorsa, doktor kontrolünde HRT uygulanabilir:
HRT başlamadan önce detaylı bir değerlendirme yapılmalıdır:
Risk-Fayda Analizi: Hasta ile açık bir iletişim kurularak, HRT’nin olası riskleri ve faydaları detaylıca değerlendirilmelidir.
HRT İçin Riskli Gruplar:
Günümüzde doğala eşdeğer hormon üretimi sağlandığı için, yan etkiler ve riskler minimuma indirilebilmektedir. Ancak, her hasta için kişiye özel bir plan oluşturulmalı ve süreç doktor kontrolünde yönetilmelidir.
Kadınlarda görülebilen diğer hormon bozuklukları ile ilgili detaylı bilgi için aşağıdaki bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz:
https://drgunnuryuce.com/kadinlarda-hormonal-bozukluklar-teshis-ve-tedavisi/
Menopoz genellikle 45-55 yaş aralığında gerçekleşir.
45 yaş öncesinde menopozun başlaması erken menopoz olarak kabul edilir. Erken menopozun nedenleri şunlar olabilir:
Menopoz döneminde yağ metabolizmasında ve yağ dağılımında değişiklikler olabilir. Özellikle göbek bölgesinde yağlanma sık görülür. Bu durum, menopoz sonrası over dışı östrojen üretimi için bir kaynak görevi görür. Yani, aşırı kilo artışı olmamak kaydıyla bu değişiklik normal ve hatta gereklidir. 😊
Menopoz sonrası düzenli sağlık kontrolleri önemlidir. Önerilen testler şunlardır:
Genel Sağlık Testleri
Jinekolojik Tarama Testleri
Bu testler, menopoz sonrası sağlık takibinin önemli bir parçasıdır ve düzenli olarak yaptırılması önerilir.
İletişim Bilgileri:
Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik, İnfertilite ve Cinsel Sağlıkla İlgili her konuda aşağıdaki linke tıklayarak iletişim kanallarımızdan bize ulaşabilirsiniz:
https://drgunnuryuce.com/iletisim/
Op. Dr. Günnur Yüce, Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik ve Cinsel Sağlık Uzmanı
Tel: +90 312 514 6874
Gebelik ve Kadın Sağlığı ile ilgili yaptığım sosyal medya paylaşımlarım ve bilgilendirme videolarım için Instagram hesabımı ve YouTube kanalıma göz atabilirsiniz.