Cinsel işlev bozukluklarını tanımlamadan önce sağlıklı cinsel işlev tanımını yapmak istiyorum. Pek çok kültürde cinselliğin bir tabu olarak görüldüğünü ve insanların en hassas ve kırılgan yönlerinden biri olduğunu düşünerek yazımı hassasiyetle hazırladım:)
Vücudumuzun doğal ihtiyaçlarından ve dürtülerinden biri olan ,keyif , haz ve istenildiğinde üremeye hizmet eden ,beden ve ruhun ortak katılımıyla gerçekleşen , seks veya cinsel ilişki olarak adlandırılan fonksiyonlar bütünüdür.
Cinsel ilişkinin başlaması, sürdürülmesi ve sonuçlanması aşamalarının herhangi birinde , kadında veya erkekte ya da her ikisinden birinde görülebilen fiziksel veya psikolojik aksaklıklardır. Bu aksaklığın bir sorun olarak görülmesi elbette ki çiftlerin fiziksel ve ruhsal tatminini olumsuz yönde etkiliyor olmasına bağlıdır.
Kadınlarda en sık görülen cinsel işlev bozuklukları ve kısa açıklamaları aşağıdaki gibidir:
Kadınlarda cinsel isteksizlik, kişinin cinsel düşünce ve arzularında belirgin bir azalma yaşaması durumudur. Bu durum sadece “canım istemiyor”dan ibaret değildir; ilişkileri, özgüveni ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Hormonal değişiklikler, stres, ilişki sorunları veya geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler bu isteksizliğe neden olabilir. Cinsel isteksizlik yaşayan bir kadının kendini suçlaması yerine, bu durumu anlayışla karşılaması ve gerekirse bir uzman desteği alması oldukça önemlidir.
Cinsel ilişki sırasında yeterli fiziksel ya da zihinsel uyarılmanın sağlanamaması, “uyarılma bozukluğu” olarak tanımlanır. Kadın bu durumda cinsel ilişkiye hazır hissetmeyebilir; vajinal ıslanmada azalma, bedensel duyarsızlık ya da cinsellikten keyif alamama gibi belirtiler görülebilir. Nedenleri arasında hormonal dengesizlikler, stres, ilişki problemleri ya da geçmiş travmalar yer alabilir. Bu durum utanç verici değil, oldukça yaygındır. Uygun bir değerlendirme ve doğru destekle çözülebilir. Cinsellik, sadece bedensel değil duygusal bir deneyim olduğu unutulmamalıdır.
Orgazm bozukluğu, kadının cinsel uyarılma yaşamasına rağmen orgazma ulaşamaması ya da bu sürecin çok zor ve geç gerçekleşmesi durumudur. Bu durum, fiziksel bir sorundan kaynaklanabileceği gibi, duygusal baskılar, cinselliğe dair olumsuz inançlar veya ilişki içindeki güvensizliklerden de kaynaklanabilir. Birçok kadın bu durumu yalnız yaşadığını düşünür ama aslında oldukça yaygındır. Önemli olan suçluluk duymadan, anlayışla yaklaşmak ve çözüm yollarını birlikte aramaktır.
Cinsel ilişki sırasında ağrı hissedilmesi, birçok kadının yaşadığı ancak çoğunlukla dile getirilmekten çekinilen bir sorundur. Vajinismus, vajinal kasların istemsiz bir şekilde kasılmasıyla cinsel ilişkiye engel olurken; disparoni, ilişki sırasında veya sonrasında hissedilen sürekli ağrı ile karakterizedir. Bu durumlar yalnızca fiziksel değil, duygusal ve psikolojik sağlığı da olumsuz etkileyebilir. Ağrılı cinsel ilişki şikâyeti yaşayan bireylerin, yaşadıkları durumu çekinmeden ifade etmeleri ve bir sağlık profesyonelinden destek almaları büyük önem taşır. Çünkü sağlıklı bir cinsel yaşam, kişinin genel yaşam kalitesinin önemli bir parçasıdır. Ayrıca unutulmamalıdır ki cinsellik acı çekilmesi değil keyif alınması gereken bir eylemdir
Erkeklerde sıkça görülebilen cinsel işlev bozuklukları ise aşağıdaki gibidir:
Erkeklerde cinsel isteksizlik, cinsel düşüncelerde, arzuda veya cinsel aktiviteye karşı ilgide belirgin bir azalma yaşanması durumudur. Bu durum, yalnızca fiziksel faktörlerden değil, stres, depresyon, ilişki problemleri veya hormonal dengesizlikler gibi birçok etkenden kaynaklanabilir. Cinsel isteksizlik geçici olabileceği gibi, kalıcı hâle de gelebilir ve kişinin psikolojik iyi oluşunu olumsuz etkileyebilir. Böyle bir durumda utanmadan, ertelemeden bir uzmana başvurmak önemlidir. Sağlıklı bir cinsel yaşam, hem bireysel hem de ilişkisel sağlığın temel parçalarından biridir.
Sertleşme bozukluğu, erkeklerin cinsel ilişki için yeterli sertleşmeyi sağlayamaması ya da bu sertliği sürdürememesi durumudur. Erektil disfonksiyon, zaman zaman herkesin yaşayabileceği bir sorun olabileceği gibi, sürekli hale geldiğinde önemli bir sağlık belirtisi sayılır. Kalp hastalıkları, diyabet, hormon dengesizlikleri, stres ve ilişki problemleri bu duruma yol açabilir. Utanılacak bir konu değildir ve etkili tedavi yöntemleri mevcuttur. Erken dönemde profesyonel destek almak, hem cinsel sağlığı hem de genel sağlığı korumak açısından büyük önem taşır.
Erken boşalma, erkeğin cinsel ilişki sırasında istediğinden daha kısa sürede boşalması ve bu durumun kontrol edilememesi şeklinde tanımlanır. Cinsel tatmini azaltabilen bu durum, hem bireyi hem de ilişkiyi olumsuz etkileyebilir. Erken boşalma genellikle psikolojik faktörler, kaygı bozuklukları veya biyolojik etkenlerle ilişkilidir. Utanç duyulmadan ele alınması gereken bir durumdur ve günümüzde hem psikolojik hem de tıbbi açıdan etkili tedavi seçenekleri bulunmaktadır. Doğru bir yaklaşım ve uzman desteğiyle tedavi edilebilir bir problemdir.
Geç boşalma ya da boşalamama, erkeğin cinsel ilişki sırasında boşalma sürecinin aşırı derecede uzaması veya hiç gerçekleşmemesi durumudur. Bu durum fiziksel hastalıklar, kullanılan bazı ilaçlar, hormon dengesizlikleri ya da psikolojik faktörlerden kaynaklanabilir. Cinsel yaşamı ve çift ilişkilerini zorlayabilen bu sorun, çoğu zaman profesyonel bir destekle başarılı şekilde yönetilebilir. Boşalma problemleri utanılacak bir durum değil, çözümü mümkün olan bir sağlık sorunudur.
Cinselliğin hem bedensel hem de ruhsal boyutu olduğu için, cinsel işlev bozukluklarının sebepleri de bedensel ve ruhsal( psikolojik) olabilir.
Cinsel organlarda doğuştan veya sonradan oluşan anatomik bozukluklar. Bunlar kalıtsal yani genetik olabildiği gibi bazı hastalıklar veya travmalar sonrası da oluşabilir.
(RKM sendromu, vajinal agenezi ve atrofiler, doğum veya bazı jinekolojik hastalıklarda uygulanan tedaviler, bazı bağ doku hastalıkları, bazı cilt hastalıkları, erkeklerde peyroni hastalığı (penil eğrilik) bunlara örnek gösterilebilir.)
Kadınlarda ve erkeklerde kalıtsal veya sonradan oluşan hormonal eksiklik veya dengesizlik. Kronik hastalıklar, yaş obezite, sağlıksız yaşam koşulları (kötü beslenme, uykusuzluk, hareketsizlik vb.),madde kullanımı ve bazı ilaçlar hormonal faktörler üzerinden cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açabilir.
Vücudumuzdaki tüm organlar ve bu organların fonksiyonları kişinin bedensel ve ruhsal sağlığı açısından hem ayrı ayrı hem de birbiriyle bağlantılı olarak öneme sahiptir. Hiç bir organ ve onun işlevlerinin önem açısından birbirine üstünlüğü yoktur.
Zira bütün organlar bir sistem oluşturacak şekilde birbiriyle bağlantılıdır. Bu sistemin uyumlu ve ahenkli bir şekilde çalışması da kişinin bedensel ve ruhsal sağlığına ve doyumuna hizmet eder. Dolayısıyla cinsel fonksiyonların da kişiyi memnun edecek düzeyde olması genel sağlık ve mutluluk açısından önemlidir.
Kadın veya erkekte bireysel olarak veya partnerlerin karşılıklı olarak cinsel fonksiyonlarından memnuniyet ve doyum anlamında sorun hissetmeleri doktora başvurmalarını gerektirir. Bu memnuniyet ve doyum kavramı da tamamen kişiye ve çiftlere özeldir. Aynı durum bir kişide sorun teşkil ederken başka bir kişide normal karşılanabilir.
Özetle bir duruma sorun diyebilmek için kişinin ve/ veya çiftlerin beklentilerine ,bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarına cevap vermemesi ,mutluluklarına engel teşkil etmesi gerekir.
Hormonal tedavi ve sertleşme bozukluğuna yönelik ilaçlar bu başlık altında sayılabilir
Altta yatan soruna yönelik bireysel ve çift terapileri , cinsel terapi yöntemleri
Sağlıklı beslenme, uyku düzeni, egzersiz alışkanlığı gibi yaşam düzenlemeleri hem bedensel hem ruhsal olarak iyilik haline yardımcı olarak cinsel işlevler üzerinde olumlu etki eder. Aynı zamanda beslenme ve egzersiz hormon sağlığı açısından da önemlidir. Yoga, meditasyon gibi stres yönetimine katkı sağlayan aktiviteler de önemlidir.
Cinsel istek diğer adı ile libido yaşam enerjisi demektir. Dolayısıyla yaşam enerjisini düşüren her türlü etken cinsel isteği de düşürür. Yaşam enerjisi de beden ve ruh sağlığına bağlıdır. Beden ve ruh sağlığını iyileştirmeye yönelik her tedavi ve uygulama cinsel isteksizliği de tedavi eder 🙂
Sorunun sebebine ve ağırlığına göre değişir . Doktor ve danışan arasındaki güven, çiftlerin motivasyon ve çabası süreci etkileyen faktörlerdir.
İnsanın takvim yaşı ile biyolojik yaşı her zaman uyumlu olmayabilir. Bu sebeple net bir yaş vermek mümkün olmasa da 40lı yaşlardan itibaren testesteron hormonundaki düşüşler ve kronik hastalık, obezite , sigara ve alkol kullanımı gibi olumsuz etkenlerin bir araya gelmesi ile birlikte55-60 yaşlarından itibaren cinsel sorunlarda artış görülmektedir . Ama tekrar vurgulamak gerekirse takvim yaşı daha büyük olsa da, sağlıklı beslenen, spor yapan, sigara ve alkol kullanmayan bir erkek , yaşça daha küçük ama tam tersi yaşayan bir erkekten biyolojik olarak daha gençtir 🙂
Tabiki kötü etkiler. Travmatik cinsel deneyimler, cinsel kimlik karmaşası, taciz tecavüz gibi travmalar, partnerle yaşanan ilişki sorunları cinsellik üzerinde çok etkilidir.
Sonuç olarak yaşamın devamı için gerekli doğal bir eylem olan cinsellik her insanın hakkıdır.cinsel hayatın sağlıklı ve tatminkar olması da kişinin sağlığı ve mutluluğu için gereklidir.cinsel sorunlar yaşamın her döneminde karşımıza çıkabilir tıpkı diğer sorunlar gibi..doğru uzman desteği ile bu sorunlar çözülebilir. Önemli olan ,sorunu kabul etmek, yardım istemek ve tedavi sürecinde sorumluluk almak ,çaba göstermektir.
HERKESE SAĞLIKLI, MUTLU, TATMİNKAR BİR CİNSEL YAŞAM DİLERİM…
İletişim Bilgileri:
Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik, İnfertilite ve Cinsel Sağlıkla İlgili her konuda aşağıdaki linke tıklayarak iletişim kanallarımızdan bize ulaşabilirsiniz:
https://drgunnuryuce.com/iletisim/
Op. Dr. Günnur Yüce, Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik ve Cinsel Sağlık Uzmanı
Tel: +90 312 514 6874
Gebelik ve Kadın Sağlığı ile ilgili yaptığım sosyal medya paylaşımlarım ve bilgilendirme videolarım için Instagram hesabımı ve YouTube kanalıma göz atabilirsiniz.