Adet düzensizliği, kadınlarda regl döngüsünün normalden daha kısa, daha uzun veya düzensiz aralıklarla gerçekleşmesi durumudur. Kanamanın miktarı, süresi ya da sıklığındaki değişikliklerle ortaya çıkar. Hormonal dengesizlikler, stres, yaşam tarzı faktörleri veya bazı sağlık sorunları bu duruma neden olabilir.
Adet, regl, menstrüasyon olarak çeşitli isimlerle tanımlanan, halk arasında ayhali, kirlenmek, özel gün, hayız görmek, özürlü olmak olarak da isimlendirilen, doğurganlık dönemindeki kadının fizyolojik döngüsünden bahsetmek istiyorum. Yazımda bu döngüyü ADET olarak isimlendireceğim. Açıkçası ben vücudun bu fizyolojik (doğal ) döngüsüne en çok ADET ismini yakıştırıyorum. Tabi ki sayı anlamındaki adet değil, gelenek görenek anlamındaki Adet. Çünkü ergenlik dönemindeki ilk kanamadan, menopoz dönemindeki son kanamaya kadar her ay döngüsel ve bir anlamda geleneksel olarak tekrarlanır. Yine bu günlerde geleneksel bazı rutinler vardır. Kanamalı günlerde aktivitelere dikkat etmek, hijyenik uygulamalar (ped, tampon, cup vs. ), giyim tarzı (açık renkli ve dar kıyafet tercih etmemek), döngü bitiminde banyo yapmak (abdest) vb. uygulamalar toplumdan topluma, coğrafyaya, dini inanışlara göre geleneksel bir seyir izler.
Adet döngüsü dediğimiz süreç, bir adet kanamasının ilk gününden, bir sonraki adet kanamasının ilk gününe kadar olan süreyi tanımlar. Çoğu zaman adet bitiminden itibaren geçen süre hesaplanarak adet döngüm uzadı veya kısaldı gibi yanlış yorumlamalar yapılmaktadır. Bu süre minimum 21 gün, maksimum 35 gün ortalama 28 gündür. Döngünün süresini belirleyen yumurtlama günüdür. Tabi ki yumurtlama olan sağlıklı döngülerde. Bazı durumlarda yumurtlama olmadan da adet kanaması olur. Tabi ki düzensiz olarak. Sağlıklı bir adet döngüsünde yumurtlama gününden 14 gün sonra kanama olur. 28 günlük bir adet döngüsünde 14. gün yumurtlama olur ve 14 gün sonra da gebelik oluşmazsa yani yumurta döllenmezse adet kanaması olur ve bir sonraki döngüye girilmiş olur.
Eğer yumurtlama 10. gün yani erken olursa 24. gün kanama olur. Ya da yumurtlama 20. gün yani geç olursa 34. gün kanama gerçekleşir. Normal şartlarda yumurtlama ve adet düzenli ilerler; ancak hormonal düzensizlikler, yaşam tarzı değişiklikleri, bazı ilaçlar veya yaş gibi faktörler bu süreci geçici ya da kalıcı olarak etkileyebilir. Bu nedenle her kadın yaşamı boyunca zaman zaman adet yani yumurtlama düzensizliği yaşayabilir.
Tıbbi olarak adet düzensizlikleri farklı türlere ayrılır:
Bu türler, adet düzensizliğinin altında yatan nedeni anlamada hekimlere yol gösterir ve doğru tedavi planlaması için önem taşır.
Adet gecikmesi, bir kadının beklenen regl tarihinin gelmemesi veya döngülerin arasındaki sürenin uzaması durumudur. Normalde 21–35 gün arasında olması gereken adet döngüsü, 35 günü geçtiğinde seyrek adet görme (oligomenore) olarak tanımlanır. Adet gecikmesinin en sık nedenleri arasında gebelik, polikistik over sendromu (PCOS), tiroid bezi hastalıkları, aşırı kilo değişimleri, stres ve bazı ilaç kullanımları yer alır.
Seyrek adet görme, tek başına geçici bir durum olabileceği gibi, kronikleştiğinde yumurtlama bozuklukları ve kısırlık sorunları ile ilişkilidir. Ayrıca uzun süre adet olmamak (amenore) rahim iç tabakasında kalınlaşmaya (endometriyal hiperplazi) ve ilerleyen dönemde ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.
Bu nedenle adet gecikmesi veya seyrek adet görme yaşayan kadınların, özellikle tekrarlayan ve uzun süreli düzensizliklerde mutlaka bir kadın doğum uzmanına başvurması önerilir. Doğru tanı için hormon testleri, ultrasonografi ve gerekirse ileri tetkikler yapılır. Erken tanı sayesinde hem olası hastalıkların önüne geçilir hem de sağlıklı bir üreme fonksiyonu korunmuş olur.
Normalden daha kısa aralıklarla adet görmek (polimenore) veya kanamanın 7 günden uzun sürmesi, kadınlarda görülen yaygın adet düzensizliklerindendir. Bu durum, özellikle hormonal dengesizlikler, miyomlar, polipler, rahim içi yapısal problemler, tiroid bozuklukları veya kanama pıhtılaşma sorunları ile ilişkilidir.
Sık adet görmek yalnızca yaşam kalitesini düşürmekle kalmaz, aynı zamanda kansızlık (anemi), halsizlik, baş dönmesi ve günlük aktivitelerde zorluk gibi ek problemlere yol açabilir. Uzun süreli ve yoğun adet kanamaları (menoraji) bazı durumlarda rahim içi kalınlaşma, polikistik over sendromu veya rahim kanseri riskini de düşündürebilir.
Tanı için yapılan jinekolojik muayene, ultrason, smear testi, kan sayımı ve hormon testleri oldukça önemlidir. Tedavi ise altta yatan nedene göre planlanır. Hormon tedavileri, doğum kontrol hapları, rahim içi araçlar (hormon salınımlı spiral) veya cerrahi yöntemler gerekebilir. Ayrıca yaşam tarzı düzenlemeleri ve beslenme desteği ile tedavinin başarısı artırılabilir.
Sık adet görme veya uzun süren kanamalar, kadınlarda çoğu zaman önemsenmese de erken dönemde teşhis ve tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle her zamankinden farklı bir adet düzeni fark edildiğinde uzman hekime başvurmak en doğru adım olacaktır.
Adet düzensizliklerinin büyük çoğunluğunda hormonal dengesizlikler rol oynar. Bu çok geniş bir konudur. Vücudumuzdaki normal fizyolojik olaylarda rol oynayan onlarca hormon vardır. Bunların hepsi başta tiroid hormonu olmak üzere adet düzensizliklerinde rol oynar. Çünkü bütün hormonlar birbiriyle etkileşim halindedir. Hormonların dengeli çalışması beyinde hipotalamus ve hipofiz denen bölgelerden kontrol edilir. Bu bölgeler de vücuttaki bedensel ve ruhsal streslerden kolaylıkla etkilenir. Nadiren de olsa yine bu bölgedeki tümörler ve doğumsal hastalıklar da dengeyi bozabilir. Yine kimyasal toksinler, ilaçlar da etkileyebilir.
Ayrıca yine vücutta hormon salgılayan organlardaki (tiroid bezi, böbrek üstü bezi, pankreas, yumurtalıklar gibi) hastalık, tümör veya doğumsal anomaliler de hormon dengesizliği yaparak adet düzensizliğine yol açar.
Kadınlarda hormon bozuklukları ile ilgili detaylı bilgi için aşağıdaki linkten ilgili yazımızı ziyaret edebilirsiniz:
İlgili yazımda ayrıntılı olarak bahsettiğim üzere, PKOS taki yumurtalıklarla ilgili düzensiz yumurtlama döngüsü ve bazı vakalardaki genel metabolik bozuklukların (obezite, insülin direnci, tiroid fonksiyon bozukluğu vb.) adet düzensizliklerine yol açar. (Genellikle oligomenore, amenore veya bazı durumlarda menometroraji şeklinde )
Polikistik Over Sendromu ile ilgili detaylı bilgi için aşağıdaki linkten ilgili yazımızı ziyaret edebilirsiniz:
Stres, beslenme ve yaşam tarzı etkileri; Fiziksel veya ruhsal stres (açlık, susuzluk, uykusuzluk, aşırı fiziksel aktivite , hastalık gibi fiziksel stresler veya anksiyete, kaygı, korku, öfke gibi normal duyguların yoğun ve uzun sürmesi gibi ruhsal stresler vücudu hayatta kalma modunda tutarak üreme fonksiyonunu yani dolayısıyla adet döngüsünü askıya alabilir. Yani yumurtlamayı.
Adet döngüsü, üreme çağındaki kadınların hormonal düzenine bağlı olarak genellikle 21 ile 35 gün arasında gerçekleşir. Ancak bu sürecin normalden sapması “adet düzensizliği” olarak tanımlanır. Adet düzensizliği farklı nedenlerle ortaya çıkabilir ve her kadında farklı belirtilerle kendini gösterebilir. Belirtileri doğru tanımak, hem günlük yaşam kalitesini artırmak hem de altta yatan olası sağlık sorunlarını zamanında tespit etmek açısından oldukça önemlidir.
Düzensizlik durumlarında görülen başlıca belirtiler aşağıdaki gibidir;
Sonuç olarak, adet düzensizliği yalnızca kanamanın günlerinde değil, süresinde, miktarında ve eşlik eden diğer semptomlarda da kendini gösterebilir. Bu belirtilerin göz ardı edilmemesi, altta yatan nedenin doğru şekilde tespit edilmesi ve gerektiğinde bir kadın doğum uzmanına başvurulması sağlıklı bir üreme düzeni için büyük önem taşır.
Kapsamlı bir genel sistemik muayene de jinekolojik muayene kadar önemlidir. Hastanın obezite veya tam tersi kaşektik (aşırı zayıf) olması, yüksek tansiyon ve şeker gibi sistemik hastalıkları, ödem, cilt değişiklikleri, sindirim sorunları dikkatli bir şekilde araştırılmalı ve gerekli durumlarda ilgili branştan konsültasyon istenmelidir.
Hormon testleri doğru zamanlama ile yapılmalıdır. Adet düzensizliğinin türüne, hastanın yaşına ve tedavinin seyrine göre ardışık (Regl döneminin belli günlerinde) hormon testleri istenebilir. Kan şekeri, kolesterol, tam kan sayımı gibi kan testleri de gerekli durumlarda istenmelidir.
Hormon ilaçları; hastanın yaşı, sağlık durumu (Kronik hastalıkları, kullandığı ilaçlar, kilosu vs.), yaşam tarzı ve beklentileri göz önüne alınarak çok dikkatli bir şekilde uygulanması gerekli ilaçlardır. Hormon tedavisi başlanacak hastaların detaylı anamnez ile aile geçmişindeki genetik hastalıklar ( kan pıhtılaşma sorunları, damarsal hastalıklar ve kanser vs.) detaylı sorgulanmalı, yine yaşam tarzı ( sigara, alkol, egzersiz ve beslenme alışkanlıkları ) da dikkate alınmalıdır. Yine ilaçları başlamadan önce gerekli hormon testleri ve genel kan biyokimyası (kan şekeri, kolesterol, trigliserid, tam kan sayımı, kan pıhtılaşması vb.)
Doğum kontrol hapları: Oral kontraseptif olarak da adlandırılan doğum kontrol hapları da hormonal ilaçlar olmakla birlikte, içerik ve hormon miktarı olarak farklılık gösterir ve uygun hastalarda adet düzenleyici olarak kullanılabilir.
En az ilaç tedavisi kadar önemlidir. Sağlıklı beslenme, uyku düzeni, egzersiz ve stres yönetimi, sağlıklı bir hormonal denge için gereklidir.
Adet düzensizliği tedavisinde zamanında müdahale çok önemlidir. Özellikle ergenlik dönemi ve premenopozal dönemdeki düzensizliklere zamanında müdahale edilmediği takdirde çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Ergenlik dönemindeki hormonal dengesizlikler, tüylenme artışı, obezite, boy kısalığı, yumurtalık kistleri gibi sorunlara yol açabilir. Yine premenopozal dönemdeki adet düzensizlikleri yumurtalık kistleri, rahim duvarı kalınlaşması, polipler gibi sağlık sorunlarına yol açmaktadır.
Adet düzensizliği, kadınlarda sıklıkla yumurtlama bozuklukları ile birlikte seyreder ve bu da doğrudan kısırlık (infertilite) riskini artırabilir. Özellikle polikistik over sendromu (PCOS), tiroid hastalıkları, erken menopoz, rahim içi yapısal problemler gibi durumlarda düzensiz adet döngüleri, gebeliği zorlaştırabilir.
Erken tanı ve uygun tedavi ile bu risk önemli ölçüde azaltılabilir. Düzenli jinekolojik kontroller, yumurtlama takibi, hormon testleri ve ultrason incelemeleri, doğurganlığın korunmasında kritik rol oynar. Ayrıca sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek – yani ideal kiloyu korumak, dengeli beslenmek, sigara ve alkol tüketiminden kaçınmak, stres yönetimi ve düzenli uyku – hem doğal yollarla gebelik şansını artırır hem de tüp bebek gibi yardımcı üreme yöntemlerinin başarısını yükseltir.
Kısacası adet düzensizliği tedavi edildiğinde, kadınların hem sağlıklı bir adet düzenine kavuşmaları hem de doğurganlık potansiyelini en üst seviyede korumaları mümkün olur.
Kadın sağlığında hormonal denge, yalnızca adet düzeni için değil; aynı zamanda ruh hali, enerji düzeyi, cilt sağlığı, saç dökülmesi, kemik yoğunluğu ve metabolik denge için de kritik öneme sahiptir. Östrojen, progesteron, tiroid hormonları ve insülin gibi birçok hormon, bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlı şekilde çalışır.
Hormonal dengenin korunabilmesi için:
önemlidir.
Adet düzensizliği yaşayan kadınlarda yapılan tedaviler, yalnızca kanamaları düzeltmekle kalmaz, aynı zamanda hormonal sistemi de dengelemeyi hedefler. Bu sayede kısırlık riski azalır, yaşam kalitesi artar ve uzun vadede kronik hastalıkların gelişme ihtimali de düşer.
Her insan biricik ve tekdir yaklaşımı ile hastanın şikayetleri, semptomları, beklentileri ve tedaviye uyumu analiz edilerek bütüncül bir yaklaşımla ve gerekli durumlarda diğer branşlardan ( Dahiliye, endokrinoloji , genel cerrahi ..) destek alınarak kişiye özel bir yol haritası çıkarılır. Çünkü hormonal dengesizliklerin tedavisi her zaman tek seferde ve mucize bir ilaç tedavisi ile çözülemeyebilir. Hasta ve hekim iş birliği ile uzun bir yolculuk olabilir. Güven, emek ve sabır ile çok yüz güldürücü sonuçlar alınacaktır.
Kliniğimizde jinekolojik muayene, ultrasonografi ve detaylı kan testleri ile teşhis, tedavi ve takip yapılabilmektedir.
Son olarak; vücudumuzda onlarca hormon birbiriyle etkileşim halinde çalışarak, bedensel ve ruhsal fonksiyonlarımızı düzenlemektedir. Hormonal olarak sağlıklı bir insan bedensel, ruhsal ve dolayısıyla yaşamsal olarak dengede olacaktır. Hormonları baharat gibi tanımlarsak, nasıl ki baharatlar yemeğin tadı tuzu ise, hormonlar da vücudun tadı tuzudur. Hormonlarınızın dengede , yaşamınızın tadının yerinde olması dileklerimle 🙂
Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik, İnfertilite ve Cinsel Sağlıkla İlgili her konuda aşağıdaki linke tıklayarak iletişim kanallarımızdan bize ulaşabilirsiniz:
https://drgunnuryuce.com/iletisim/
Op. Dr. Günnur Yüce, Kadın Hormon Bozuklukları, Genital Estetik ve Cinsel Sağlık Uzmanı
Tel: +90 312 514 6874
Gebelik ve Kadın Sağlığı ile ilgili yaptığım sosyal medya paylaşımlarım ve bilgilendirme videolarım için Instagram hesabımı ve YouTube kanalıma göz atabilirsiniz.